Çocuk ve Çevre Tasarım Rehberi

Çocukların sağlıklı bir şekilde ve ihtiyaçlarına uygun olarak kentsel yaşama dahil edebilmesi için, fiziksel çevrenin oluşturulmasına da dahil edilmesi gerekmektedir. Sokaklarımız, meydanlarımız, parklarımız, çocuk bahçelerimiz, kentsel açık alanlar çocuklar için gerçekten ulaşılabilir mi, kullanışlı mı, çocuklara hitap ediyor mu? 1970’lerden bu yana bu soruların cevabına yanıt arayan bir çok çalışma yürütüldü. Çocukların ihtiyacına cevap veren, hoşuna giden, rahatça ve güvenle kullanabileceği mekanlar tespit edildi ve çocuk-dostu tasarım ilkeleri geliştirildi. Elinizdeki Çocuk ve Çevre Tasarım Rehberi, tasarımcılara, karar vericilere ve kent yöneticilerine çocukların kullanımına izin veren pratik kentsel tasarım bilgisini sunmak için hazırlanmıştır.

Dünyamız, 1980’lerde başlayıp 2000’lerden sonra ivme kazanan bir değişim içerisinde. Kentsel nüfusun artması, yapılı çevrenin yayılması, kentsel açık alanların küçülmesi, temiz gıda üretim alanlarının daralması, doğal çevrenin bozulması, toplumsal kutuplaşmanın artması, teknolojinin gelişmesi, toplumsal ilişkilerin zayıflaması, bireyselleşme, hızlı yaşam, yetişememe ve stresin artması ile toplumsal sağlığın bozulması doğrudan gözlemlediğimiz değişimlerin bazılarıdır. Bunun yanında, insanın kurduğu eğitim, sağlık ve yönetim sistemlerinde de verimsizlik ve etkisizlik yaşanmakta, toplumun değişen taleplerine cevap vermekte zorlanmaktadır.

Bu zorlanmanın bir nedeni, değişen toplum bireylerinin ihtiyaçlarını ve neye önem verdiğini kurulu sistemin bilmiyor veya kendine göre “en doğru” olanı dayatma alışkanlığı içinde oluyor olması olabilir. Buradan yola çıkıldığında, değişen şartlar içinde ve araçlarla birlikte, toplumun değişimini tetikleyenlerin ve değişen şartlara en hızlı uyum sağlayanların ise toplumun en genç bireyleri, yani çocuklardır.

O zaman, toplumun en küçüklerine, sadece sistemin alışagelmiş olanını sunmak yerine, küçüklerin, yani çocukların ihtiyaçları için alan bırakmak, tercihlerini kullanmalarına izin vermek önemli olmaya başlamaktadır. Çünkü mevcut sistemin sunduğu imkanlar tam da çocukların istediği gibi olmayabilir. Çocukların ihtiyaçlarına ve tercihlerine göre imkanların sunulması kaçınılmaz değişimi de yapıcı bir şekilde destekleyecektir.